19.1.11

TED konuşmaları ve Takıntılı Bir Film

TED KONUŞMALARI- HEPSİ TÜRKÇEYE ÇEVRİLMELİ

TED.com öyle böyle bağımlılık yaratmış değil bende. Beynimin gıdası olarak hergün bir doz almayı takıntı haline getirdiğim TED konuşmalarının, Türkçe alt yazılıları da mevcut. Türkçe'ye çevrilmiş TED konuşmalarını toptan bu linkten bulabilirsiniz. Eğer çeviri gücünüze güveniyorsanız, TED çevirmenleri arasına gönüllü olarak girmenizi de tavsiye ediyorum, çünkü bazı inanılmaz konferansların hala Türkçesi yok. O yüzden, entel arkadaşlar, haydi hepinizi beyinlerinizi faydalı bir aktiviteyle yormaya çağırıyorum.


MÜZİK ANDREW BIRD, TED performansı

Son yıllarda sakin sakin, sessiz sessiz, alttan alttan kendini farkettirmeye başladı Andrew Bird. Orjinal müziği ilk keşfeden olmak isteyen, trend belirleyici, entellektüel kesim tarafından bulundu, kulaktan kulağa arkadaşlar arasında tavsiye edildi, Facebook'lardan paylaşıldı, Twitter'lardan takip edildi, MySpace'lerden dinlendi ve Andrew Bird'ün tek kişilik orkestrası yavaştan ama sağlam bir fan topluluğu oluşturdu.

Andrew Bird'ün müziği sadeliğiyle, basitliği ve dürüstlüğüyle kendine çekiyor dinleyenleri. O yüzden kendi dalında saygı duyulan prestijli kişiliklerin davet edildiği TED konferanslarından birinde Andrew Bird karşıma çıkınca hiç şaşırmadım. Bu soğuk kış akşamlarında, battaniye altında, bir bardak bitki çayı eşliğinde, ruhunuzu stresten arındırmak istiyorsanız, buyrun size mükemmel bir video.





TAKINTILI FİLM- AS GOOD AS IT GETS

Yani takıntı diyince akla gelen en bariz ilk filmi söylüyorum biliyorum. Ama bahsini geçmeden edemeyeceğim. Takıntı sahibi olmak zira senaristlerin en çok işine gelen karakter tipi. Yani takıntı sahibi olmakla herbirimiz kafadan bir filmin baş karakteri olmaya yaraşacak kadar ilginç kişilikleriz. haha!

Mikrop korkusu olan Melvin Udall'in  bir köpeğe çıplak ellerle dokunacak hali yok heralde.

Takıntılyım.com üyelerinin gerçek hayattaki bazı obsesyonlarının da Jack Nicholson'ın Melvin Udall karakterinden pek farkı yok! Buyrun gerçek takıntılıların gerçek yazıları:

El Yıkamak Mı Dedi Biri?
Çatal Bıçak
Kapı Kilidi Sevdam
Çizgiler
Çizgiler- Hizalar
Süngerin Hakkı Üçtür

FOTOĞRAF- STEVE MCCURRY, SRI LANKA

Keskin yeşil gözleriyle National Geographic dergisinin kapağından bakan Mülteci Afgan kızını hatırlıyorsunuz değil mi? Steve McCurry'nin şu ana kadar en meşhur olmuş karesi o. İlk defa 1985'te yayınlanmasına rağmen, ikonikleşmiş, yıllarca başka konular içerisinde bahsi geçmiş, tekrar tekrar görsel hafızalara kazınmış bir resim Mülteci Afgan Kızı. Ama fotoğrafçının 35 yıl boyunca dünyanın birçok yerinde çektiği milyonlarca başka çarpıcı fotoğrafı var. Stumble Upon'da gezinirken rastladım,  bir iki tanesini hemen paylaşacağım.






13.12.10

TAKSİLER ve TUHAF HAYVANLAR

MÜZİK BLACK CAB SESSIONS

LOOKBOOK'tan sonra yeni takıntım olarak gayet gönül rahatlığıyla ilan edebileceğim bir site keşfettim. Black Cab Sessions. Fikir Londralı beş arkadaştan çıkmış. 1 şarkı, 1 taksi, 1 kayıt. Gayet net. Ünlü ünsüz bağımsız bir takım müzisyenler bir taksiye biniyor. Arka koltukta başlıyorlar müzik yapmaya. Ne amfileri, ne sound checkleri, ne mikrofonları olmadan, baya sıkışık sıkışık oturup, giden taksinin içinde bir şarkı söylüyorlar. Sonra bu kayıt bir güzel online ortama yükleniyor ve Black Cab Sessions sitesinden izlenebiliyor. Alın bana saatlerce vakit harcayacağım bir site daha. Bulup bulup seçtiklerimi burada paylaşacağım artık geri dönüş yok. İlk kurban: LYKKE LI.




FOTOĞRAF TAXI DRIVER SETİNDEN DAHA ÖNCE GÖRÜLMEMİŞ FOTOĞRAFLAR

Hollywood Reporter sitesinde rastladığım bu minik fotoğraf galerisi tüylerimi diken diken etti. Scorsese'nin de De Niro'nun da daha en gençlik yılları, birbirlerini meşhur etmeye başladıkları dönem.

Hollywood Reporter sitesinde Taxi Driver yanında, gün yüzüne yeni çıkan başka fotoğraf galerileri de var. Marilyn Monroe, Pirates of The Carribean, Howard Stern bunlardan birkaçı...
 
Scorsese, Robert De Niro'yu yönetiyor: 'Biraz deli miydim? Yoksa biraz akıllı mıydım? Yoksa ikisi ayna anda mıydı?'

Scorsese, Travis Bickle'ın taksisine binen karısını gözetleyen tuhaf bir müşteriyi oynuyor.
Yazar Paul Schrader seti ziyaret ediyor.

Steve Shapiro'nun 1975 yılında Taxi Driver setinde çektiği 1975 fotoğraf, Taschen yayınlarından limitli olarak dağıtılıyor. Ve kitabın değeri tam 1000 dolar. Eğer satın almaya kalkacaksanız buyrun link


EVİM GÜZEL EVİM 3 BOYUTLU BOYANMIŞ MEKANLAR

Bir açıdan bakınca rast gele çizilmiş bir takım grafik şekiller gözükürken, doğru noktadan bakınca çok net bir geometrik şekil ortaya çıkıyor. Bu resimleri bulduğum sitede daha fazlası var, ama kimin nesi, hangi sanatçı, hangi mimar bu mekanları tasarlamış bunun bilgisi malesef verilmemişti.


  
HAYVANLAR 2010'UN EN TUHAF 10 HAYVANI

Buyrun onlardan iki tanesi. Devamı National Geographic sitesinde.

Tahta yiyen kedi balığı
Mürekkep Balığı Solucanı

TAKINTILYIM.COM'dan SEÇMELER

BENİM ÇORAPLARIM ONLAR!!
Takıntılı BURJU'dan

Bi çorabı sağ ayağıma giydiysem o çorap hep sağ ayağa,sol ayağa giyilense sola giyilir.yıkandıktan sonra ayırt etmeyi de öğrendim.parmak çıkıntılarımı inceliorum:)ve benden çorap isteyen misafirler için stoklanmış çoraplarım da var.kimse benim çoraplarımı giyemeeeeez..çok beğendiyseler yenisini alırım,yinede benimki giyilemez!!
Takıntılı MANİK İNSAN'dan

Çamaşır yıkamak ve çamaşır asmak benim için inanılmaz bi titizlik gerektirir..öncelikle kirlilerimin hepsi ''sirkelenmiş'' bi şekilde kirli kutusunda biriktirilir..sonra itinayla çamaşır makinesine yerleştirilir..deterjanının,yumuşatıcısının miktarı özenle belirlenir ve yıkamaya verilir..çamaşırların makinede geçirdiği süreçteyse çamaşır sepetinin içi,çamaşırlığınsa her bir yeri delicesine ıslak mendille silinip dezenfekte edilir..yoksa yeni yıkanmış eşyalarıma tozlar bulaşabilir..çamaşırları asmaya geldiğindeyse,çamaşırlık üzerinde aynı renkler arka arkaya gelmesin,mandallar birbiriyle uyumlu olsun diye anlamsız bi işe girişilir..

10.12.10

Aralık'ın tazeleri

MODA LOOKBOOK KIŞA GİRERKEN

Karlı, paltolu, şapkalı eldivenli fotoğraflar Avrupa'daki LookBook ikoncanlarının profillerine eklenirken, Los Angeles'ta hava (aman nazar değmesin) gayet günlük güneşlik gidiyor. O yüzden o keskin kış soğuğunu, burunları donduran kar kokusunu resimlerden, filmlerden, televizyondan vs takip etmek durumunda kalıyorum. Mevsimin modasına, ince ipek bir şal örtünmekten veya en soğuk havada ince deri ceketimi üzerime geçirmekten fazla pek ayak uyduramıyorum mecburen. Ama bakıp bakıp LookBook trendlerinden beğendiklerimi paylaşmaya engel değil bu.












MUTFAK NAR AYIKLAMA ALETİ

Alet de denilemez aslında, öyle baya plastik bir kap. Ama hayat standartlarımı öyle böyle değil, geri dönülmeyecek bir şekilde değiştiren bir kap bu nar ayıklama kabı. Tam Los Angeles'a dönmek için uçağa bineceğim sabah, babam gözlerime inanamadığım bir gösteri yaptı bu nar ayıklama aleti ile ve ben direk bunu bavula atıp geldim. Narı ortadan ikiye kesiyorsun. Kaşıkla üzerine pat pat vuruyorsun. İki dakika içinde koca narı komple ayıklıyor, tane tane. Hala her seferinde kendim yapıyorum, oluyor ve hayretler içerisinde kalıyorum. Türkiye'de çok modası çıkmış anladığım kadarıyla herkes alıyormuş bunu, ama ecnebi memleketinde yaşayan bizlerin dünyadan haberimiz yokmuş! Son yılların en büyük keşfi bence bu. Hergün nar alıp yiyebiliyorum. Detokslanıyorum. Mutluyum.



MATRAK SARILMAK İSTEDİĞİM AMCA HITCHCOCK
 

8.12.10

Kasım'ın birikmişleri

Türkiye'ye gittim geldim, iyi güzel aile arkadaş hatrırı sordum, iş güç hallettim. Hadi döndüm Los Angeles'a, toparlandım, jetlagi atlattım, doğum günü kutladım, Şükran Günü, o günü bu günü derken Takıntılı Salı'nın başında duran kimse yok! E blog kendi kendini yazmıyor ki. Bu ihmalkarlığı ne zaman telafi etmeye kalksam, bir türlü elim gitmedi. Erteledikçe erteledikçe erteledikçe erteledim ve işte bu güne geldik. Şu anda bir solukta birikmiş takıntılıkları vicdanımdan atıp rahatlayacağım ve normal düzene Salı günleri Takıntılı Salı'yı yayınlamaya devam edeceğim.

GEZME GÖRME İSTANBUL

Los Angeles'ın güneşli havasını direk bavulla yanımda getirmek suretiyle, 2.5 haftalık Türkiye zamanını yazı kıskandıran güzel havalarla geçirdim. Öncesinde yaptığım atkı, kaban,  yün içlik, kilotlu çorap tarzı hazırlıklar ise bavulda yer kaplamaktan başka işe yaramadı. Hele ki yeni adet, havayolları bavul hakkını tek bir taneye düşürmüşken. Ama canıma minnet öyle güzel geldi ki İstanbul'umun havası.

Bir öğle vakti Moda'dan tutmayın atıcam kendimi dedirten gümüş rengi Marmara

Ortaköy'den güneş altın gibi batarken, Boğaz bakır gibi kaynarken.

GEZME GÖRME ÇANAKKALE

Geçen sene zeytinler küsmüş ama bu mevsim coşmuşlar. Önce Küçük Anafarta'dan nabzı aldım: Öyle böyle değil ağaçlar artık zeytinleri taşıyamıyorlarmış. Zeytinleri toplamaya işçi yetişmeyecekmiş. Ta Mart ayına kadar toplayacaklarmış. Kasım ayında yeşiller, çizmelik ve kırmalık zeytinler toplanacak, sonra sele zeytinleri ve en son salamuralıklar zeytinyağlıklar toplanacakmış. Ben de iki arada bir derede annemin memleketi Geyikli'de zeytin işine soyundum.


Bahçemizdeki 2, 3 ağaçtan çizmelik ve kırmalıkları topladık. Daha Kasım'ın başında bütün yeşil zeytinler almış yürümüş kızarmaya başlamıştı.

Sele zeytinlik siyahlar erik gibi kocaman kocaman etli etliydi.



2 saat içinde iki sepet zeytin topladıktan sonra zeytin toplama işinin inceliklerini öğrendim. Ağaçtan düşen tek bir zeytin bile ziyan edilmezmiş. İri ve dolu dolu olan yeşiller çizmelik, minik minikler kırmalık, ezik, kurtlu, çürümüş gibi olanlar da zeytinyağlık ayrılırmış.

Sepetteki zeytinlerin çizmelik olanlarını ayırdık, tek tek jiletle çizdik. Biraz boynumuz tutuldu ama değdi, bütün sene bol bol yetecek kadar zeytinimiz oldu!

GEZME GÖRME BODRUM
İstanbul, Çanakkale bir yana, Bodrum'da, Ege'nin tam anlamıyla burnunun dibinde yaptığım kahvaltının üstüne yoktu.


Burası Hollywood değil, ama Hollywood'u kıskandırabilecek tek yer!
MODA BODRUM'UN İNCİLERİ

Hem adetten hem mecburiyetten giyim kuşam üzerine yorumlarımı yazmam gerekiyor. Türkiye'ye gittiğimde hiç alışveriş yapmayacağım, kıyafet falan hiç bir şey almayacağım, yeteri kadar var derken, orucumu Bodrum'da bozmak mecburiyetinde kaldım. Yani çok büyük de birşey değil alt tarafı bir çift küpe aldım. Ama bu küpeleri toplayıp poşet poşet götürmemek için zor tuttum kendimi.
Hayır aslında öyle çok acayip bişey değiller aslında. Ama tuhaf bir çekim hissettim. Karşı koyamadım kendilerine.





TAKINTILIYIM.COM'dan SEÇME TAKINTI


Takıntılı Salı tembellik yapmış olabilir ama Takıntılıyım'ın takıntılılarının elleri neyseki bu bir aylık dönemde boş durmamış. Birikmişlerden favorilerimi hemen paylaşıyorum.


Takıntılı EYDENISE'den SES
Dışarıda takıldığım bir ortamda, abimin evinde, arkadaşlarımın evlerinde,hatta evim dışındaki her yerde tuvaletteyken ses çıkarmaktan ( hangi büyüklükte olsun ihtiyacımı görürken herhangi bir ses) korkarım, nefret ederim. hiç rahat olamam bu yüzden. çok doğal birşey aslında eh tuvalet bu sonuçta ama nedense hiç rahat değilim bu konuda. sanki çıkınca biri ayıplayacakmış gibi geliyor. birde bununla bağlantılı olarak sıra beklenen tuvalete giremem. tuvalette yerde ve klozette birşey varsa(saç bile olsa) o tuvalete giremem.
ayrıca eğer pırt sesine benzer bir ses çıkarırsam ( ayakkabılarımla, deri koltuğa oturduğumda vs.) hemen " ahahah ayakkabılarım sıkmaya mı başladı bak çok yürümüşüz ses çıkarıyo" , " şu koltuklar da hep böyle sesler çıkarıyo ahahah" veya " ah çok acıktım midemden sesler geliyo" gibi açıklama yaparım ki yanlış anlaşımasın.


Takıntılı UFAKVIK'tan SÜNGERİN HAKKI ÜÇTÜR
Bulaşık yıkarken kullandığım süngeri üç yıkamadan sonra kullanamıyorum.Üçüncüden sonra sanki o süngerle klozet falan temizlemişim,küvet ovmuşum ya da üzerine işemişim gibi hissediyorum.Güvenemiyorum temiz kaldığına,yeterli hijyeni sağladığına.Toprağa sürüp teyemmüm yapsam bardaklara, tabak çanaklara daha iyi.Değiştirmem lazım anında.Ee biraz da yeniliklere açık olmak lazım aslında. Değil mi?


Takıntılı UFAKVIK'tan (çünkü çok bomba takıntılar yazıyor) OYUN
Sosyal paylaşım sitelerindeki o dandik oyunlar var ya.Hani bir dönem bir tanesi meşhur oluyor,tüm dünya oynamaya başlıyor,gece gündüz demeden,saat kaçmış dinlemeden kalkıyor deli gibi kasıyor,iki ay sonra da sıkılıp oyunu bırakıyor.İşte bende bu tarife uyan tiplerdenim.Sabrım maksimum iki ay.Sonra "Aman bea başlarım oyununa ben profil fotosu değiştireyim,enteresan iletiler yazayım,'ciks' videolar paylaşayım da 'layk'ım artsın." moduna geçiyorum. Tek sorun şu.Uygulamalarımdan silemiyorum. Neden mi? Ya bir daha meşhur olursa o oyun.Ya bir daha popülerlik kazanırsa.O kadar 'level' atlamışsın,para biriktirmiş oyunda belirli bir yere gelmişsin.Silip heba mı edeceksin bütün emekleri. Olmaaaazz.Dursun bir köşede.Arada hala oynayan arkadaşlarından gelen hediyeleri reddeder inatla senden hediye istemelerini bekleyerek geldiğinde "puhaha yok sana hediye yürü git" falan dersin,eğlenirsin.Zararı yoksa kalsın yerinde.İyi böyle bence...

27.10.10

Kanye West kendini mi şaşırmış? Stephen King'in hayalleri gerçek mi olmuş? Ne?!

DİJİTAL SANAT KEVIN MARGO
 
İnsanlar neler neler yapıyor, biz boş boş oturuyoruz günler geçiyor dedirten dijital sanatçılardan biri. O da insan yani, adamın biri. Blur Stüdyosunda, platform oyunlarının fragmanlarının dijital sanatçılığını ve CG Supervisor'lığını yapan (yani bilgisayar kaynaklı efektleri yöneten) Kevin Margo'nun portfolyosu akıllara zarar. Margo'nun stüdyolar için yaptığı işlerine bakıp kafayı yiyebilirsiniz. Ama ben kendi zevki için yaptığı bir takım pixel çalışmalarını burda paylaşmak istedim.




 

ÇİRKİNLİK ABİDESİ LOOKBOOK'tan bir eleman

LookBook hastasıyım, fena takıntılıyım falan ama kendimi o kadar da kaybetmedim. Saygı duymama rağmen anlam veremediğim bir takım modeller de çıkıyor karşıma. Buyrun onlardan bi tanesi. Ama çok da acımasız davranmayayım, çünkü aynı LookBook'cunun eklediği stiller arasında çok iyi fikirler de var. Haksızlık yapmayalım ve hemen Dennis R.'ın LookBook sayfasını paylaşalım ki isteyen yine + oylarını verebilsin. :)

 
SİNEMA/ KİTAP STEPHEN KING'İN KARA KULE'Sİ

İtiraf ediyorum: zamanında kafamı kaldıramadan iki günde yalayıp yuttuğun kalın kalın ciltli 7 kitaplık Stephen King serisi Kara Kule'nin filmini veya dizisini çekmek çocukluk hayallerimden biriydi. Genelde kurduğum bu hayalleri benden önce birileri akıl edip gerçekleştiriyor ve Kara Kule de bu konuda bir ayrıcalık olmadı. Kara Kule serisinin sinemaya ve ekrana adaptasyonu üzerinde büyük Hollywood amcaları çalışmaya başlamışlar. Ron Howard, Akiva Goldsman, Universal stüdyoları gibi isimler havalarda uçuşuyor. E tabi onlarla ben nasıl boy ölçüşeyim, 'şey abi ben geldim, Kara Kule'nin filmini çekmek istiyorum da' diye... 

Kara Kule'nin adaptasyonunu hem sinemaya hem televizyona arka arkaya yapacaklarmış. Stephen King'e kafayı takmışsanız ve daha fazlasını merak ediyorsanız, hikayenin detaylarını Burası Hollywood! (ünlem işareti ile birlikte) blogunda bulabilirsiniz.



TANIMSIZ ÇÜNKÜ KANYE WEST İŞİ BİŞİ

Kanye West müzik dünyasında kendi çapında sahip olduğu dominasyonundan birşey kaybetmemek konusunda kararlı gözüküyor. Son bombası Runaway isimli 34 dakikalık kısa bir müzikal film. Sabrınız varsa seyredin, ama Kanye West'in şarkı söyleme kabiliyetinin defoları biraz fazlasıyla kulağa batıyor o konuda uyarayım.

Yine de balerinlerin olduğu kısmı görebilmek için ben oturdum izledim. Biraz da takıntılı olduğumdan ve birşeyi izlemeye başladım mı bitirmeden başından kalkamama gibi bir problemim olduğu için izledim (ki bu konuda yalnız olmadığımı yine bir takıntılıyım üyesi kanıtlamış zamanında). Yer yer içime fenalık getiren ve David Lynch'e taş çıkartacak kadar bir türlü anlam veremediğim bir takım sahnelerin yanında, gülsem mi yoksa gülmekten gözümden yaş mı gelse bilemediğim bir takım kilit Kanye West cümleleri de var filmde. Bunlardan biri de yarı çıplak kuş kostümü giymiş iç çamaşırı modeli Selita Ebanks'e söylediği 'bu dünyadaki ilk kural, haberlerde gördüğün hiçbirşeye dikkat etme,' cümlesi.



HAFTANIN TAKINTISI Tüyo mu? Tiyo mu?

Tüyo mu Tiyo mu? Tüyo mu Tiyo mu? Tüyo mu Tiyo mu? Hangisi? Hani kafadan Türkçe bi kelime değil zaten ama kullanıyoruz. O zaman nedir yani? 

demiş takıntılıyım.com üyesi REVOLT. Doğrusunun tüyo olduğunu, Fransızca kelime tuyau'dan geldiğini burdan hemen açıklayalım. Farkettim zaten Takıntılıyım'ın Facebook fanları da boş durmamış, o konuya el atmışlar :)